İlk olarak şunu sormam gerekiyor.
Reza Zarrab davasının ilk günü ile Kılıçtaroğlunun elinde kağıt sallamasının aynı güne denk gelmesi tesadüf olabilir mi?.
Kaldı ki iki meseleyi yakından takip ettiğimde iki meselenin de altının ne kadar boş olduğunu görmemek gerizekalılık olacaktır.
Bakın şimdi Kılıçtaroğlu gibi iktisat mezunu olmamama rağmen şunu çok iyi biliyorum ki Dünyanın herhangi bir yerinde bir bankadan bir başka bankaya yüklü bir meblağda ABD doları transfer ettiğinizde para önce ABD Merkez bankasına ulaşır. Para legal yollar için harcanan veya dünyada izinle dolaşan Dolar değilse ABD Merkez bankası paraya el koyar. Paranın legal olduğu onaylanınca ise diğer bankanın hesabına geçer.
Bitti mi?
Elbette hayır.
Aynı para gittiği ülkenin MASAK benzeri Kurumları tarafından tekrar kısa süreliğine incelemeye girer.
Gönderilen para yapılan ticareti karşılamıyorsa MASAK o parayı blokeye alır ve ilgili kuruluşlara veya kişilere operasyon düzenleyerek hesabını sorar.
Şimdi gelelim durumun bam teline;
1- Bir cente kurulmuş olan küçük bir şirkete dünyanın hiç bir yerinde 15 Milyon dolar para transfer edemezsiniz. Böyle bir transfer Uluslararası bankacılık ve ticari sisteme göre İMKANSIZDIR.
Kaldı ki bahsi geçen Bellway şirketi Cumhuriyet Savcılığına Kılıçtaroğlu hakkında o belgelerin kendileri ile uzaktan yakından ilgisinin bulunmadığı ve ticari itibarlarının sahte belgelerle zedelendiği gerekçesi ile suç duyurusunda bulundu.
2- Reza meselesinde yapılan ticaret altın-dolar ilişkisini kapsıyor ki Dünyanın herhangi bir noktasında altın alışverişinde ilgili Ülkenin altın borsası dışında adım aramayacağınız gibi dolar konusunda yine ABD Merkez bankası radarındasınızdır.
Sonuç olarak; şu an yere yansıyan gölgelerden şunu çok net görüyorum.
Türkiye Cumhuriyetinde herhangi bir bürokratın, bankacının, maliye veya iktisat uzmanının O kağıtları Kılıçtaroğlunun eline tutuşturmuş olması imkansızdır. En azından Kılıçtaroğluna düşman değilse o kadar gerizekalı birinin bu ülkede yaşadığına inanmıyorum.
Adım gibi eminim ki o kağıtlar Kılıçtaroğlunun eline dış destekli birileri (bu birilerinin isimlerinin yerli olma ihtimali yok) tarafından tutuşturuldu. Hem de Kılıçtaroğlunun çok ama çok güvendiği birileri tarafından. Bunlar da muhtemelen Kılıçtaroğlunun bilgisi dahilinde daha önce sağa sola görüntü servis eden ve parti başkanı değiştiren kendisinin çok güvendiği birileriydi.
Şu soruyu sorduğunuzu tahmin edebiliyorum. ‘Peki Kılıçtaroğlu bu kağıtların doğruluğunu teyit etmek için kendi partisine yakın herhangi bir bankacıdan veya iktisat uzmanından yardım almamışmıdır’
Elbette ki almamıştır.
Sizi temin ederim böyle bir belge veya bilgiyi bir iki kurmayı dışında eşiyle bile paylaşmamıştır.
Siz karşınızdaki güce o kadar inanacaksınız, yer yerinden oynayacak, Ak Parti veya Cumhurbaşkanı yerle yeksan olacak diye düşüneceksiniz sonrada o kağıtların gerçekliğini sağa sola soracaksınız, bomba diye düşündüğünüz gizli belgeleri ayyuka çıkaracaksınız.
Siz de olsaydınız sizi koltuğa getiren güvenilir! birileri varken kesinlikle verilen kağıtlara gözü kapalı inanırdınız.
Gelelim işin son haline.
Gerçek şu ki birileri Reza davasında Türkiye Cumhuriyetinde halkın bu davaya bakış açısını değiştirmek uğruna Kılıçtaroğlunu resmen gözden çıkarmış gibi görünüyor.
Çünkü ilk günden bu güne kadar en önemli takip noktamız olması gereken Reza davasını bırakmış o kağıtları konuşuyor durumdayız.
Cambaza bak cambaza oyununun bu kadar bariz oynandığına ilk defa şahit oluyorum.
Son olarak şunu da yazayım ki o kağıtlar gerçekten sahte.
Çünkü hiç bir uluslararası Dolar transferinde swiftlerin üzerinde Türkçe ifadesi ile İngiltere yazmaz.
Bari oraya United Kingdom veya England yazsaydınız.
Hiç bir uluslararası para transferinde bir centlik bir şirkete 15 Milyon dolar gönderilemez.
YORUMLAR