Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu genç gazeteci Y. Özgür Bülbül, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Van, Hakkari ve Muş gibi illerde gazetecilik yapan ve yapmış olan bazı gazetecilerle yaptığı söyleşileri kitaplaştırmayı başardı. Bülbül, 2015-2016 akademik yılında hazırladığı mezuniyet tezini üniversite eğitimi sonrası yerel ve ulusal medyada edindiği tecrübelerin ardından yayın dünyasına kazandırdı. Muş, Erzurum ve Ağrı illerinde bir süre görev alan Bülbül ayrıca bölge illerinden de çeşitli haberler üreten freelance bir gazeteci. Mezuniyet projesi olan bu özgün çalışma akademik dilden uzaklaştırılarak kitap için tamamen söyleşi haline getirildi ve eser olarak raflardaki yerini aldı.
Eserin, Erzurum’da eğitim alan ve ülkemizin en köklü üniversitelerinden olan Atatürk Üniversitesi’nden mezun bir genç kardeşimizce yazılmış olması şahsımı memnun etti zira her anlamda Doğu’nun lokomotifi olan Erzurum hem kendine hem de bölge illerine doğrudan ve dolaylı katkı sağlayan önemli bir kent. Kitap da ilin bölge basını için önem taşıdığı yansıtılabilmiş. Yerel basın anlamında bölgenin en güçlü kenti olan Erzurum’da tartışmasız güçlü kalemler var. Her ne kadar bölgedeki tüm illere ulaşılmamış olsa da yeni çalışmalarda bunun devamının geleceğini düşünüyorum. Bu manada Bülbül’ün çalışması kapsamında Erzurum’a 4-5 bölüm ayırması kentin yerel basın anlamındaki etkisini ortaya koyuyor.
Bülbül’ün bu söyleşi çalışmasında, tanınan gazeteciler kadar aslında projesi gereği tanınmayan ama emek veren ve pek göz önünde bulunmayan gazetecilere de yer vermesi onların görünürlüğü açısından önemli olmuş diye düşünüyorum. Tabi bu noktada usta kalemler darılabilir ya da neden çalışmada olmadıklarını düşünebilir oysa bir çalışmada tanınan ve bilinenler kadar perde arkasında emek verenleri de görünür kılmak önemlidir. Sanat zaten yazarın baktığı pencere değil midir? Doğu’da Gazeteci Olmak kitabında ayrıca bölgemizde sayısı az olan kadın gazetecilere de geniş yer verildiği dikkatimden kaçmadı. Kadın gazetecilerin de mesleğe dair önemli tespit ve görüşleri eserin zenginlikleri arasında yer almayı başarmış. Tabi örneklemler üzerinden de gidildiği için aynı kentte bir farklı kişiye yer verilmemesi eksiklik gibi göze çarpabilir. Yazar, ulaşabildiği ve tanıdığı kişiler üzerinden yerel basın literatürüne katkı amaçlı bir şeyler ortaya koyabilmiş. Bizlere, ‘Neden ben yokum, o var’ demekten ziyade takdir etmek ve çalışmaların devamının önünü açmak düşer.
Eserin, çocukken annesini kaybeden yazar tarafından annesine ithaf edildiğini de görüyoruz. Bülbül’ün ilk çalışmasını merhuma ithaf etmesi de ayrı bir parantez. Daha sonra Dünya tarihindeki büyük düşünürün, herkes için eşitliğe inandığını ancak muhabirler ve fotoğrafçılar için bu eşitliğe inanmadığını belirttiği bir sözü de giriş kısmında okuyucuları bekleyen önemli bir detay. Eser bu sözden yola çıkılarak mı oluşturuldu? bilmiyorum ama hakikaten Doğu’da görev yapan gazetecilerin zor şartlarda çalıştığı bir gerçek. Bölge basınındaki zorlukların kışıyla ve farklı zorluklarıyla bir nebze de olsun yansıtılması beni mutlu etti.
Prof. Dr. Hakan Temiztürk’ün danışmanlığında hazırlanan ve bölgemiz basınına değer olarak gördüğüm bu çalışma ayrıca Uluslararası Basın Enstitüsü (I.P.I) Ulusal Komite Başkan Yardımcısı eski Hürriyet Dış Haberler Müdürü Emre Kızılkaya ve Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından da onure edilmiş. Eksik kalan yönlerine rağmen önemli nesnel ve öznel değerlendirmeler mesleki bir eser olarak iz bırakacak gibi görünüyor. Bölgemizden İstanbul’a yetişen bu genç kardeşimizin eserini tüm meslek örgütlerinin, cemiyetlerin, gazetecilerin, akademisyenlerin ve genel okuyucunun temin etmesini gerektiği belirtiyor eserin okurunun bol olmasını temenni ediyorum. Bülbül’ün yeni mesleki çalışmasının da yılsonuna ya da yeni yılın başlarına yetiştirilmeye çalışıldığını da paylaşmış olayım.
YORUMLAR