Sultanbeyli…
İlçe olduğu 1992 yılından günümüze -hatta bunun 100 yıl kadar öncesine kadar da ifade edebiliriz.-mülkiyet sorununun devam ettiği ilçemiz. Problemin kaynağı esas olarak orman vasfını yitirmiş(2-B) ve hisseli alan oluşturmaktadır. Zira bu alanlar ilçe yüzölçümünün yaklaşık %70’ini oluşturmakta. Yakın zamanda hükümetin büyük özverisi sonucu çıkarmış olduğu kanunla 2-B’li alanlar için çözüm bulunmuş ve kanun çerçevesinde hak sahiplerinin büyük bir kısmına tapuları verilmişti. Ancak sorun hisseli alan sahipleri için hâlihazırda devam etmekte.
Öncelikle belirtmek gerekir ki ilçemizi bu zamana kadar yönetenler için bahse konu mülkiyet sorununun çözümü – hukuki ve teknik zorlukları bilenlerin anlayabileceği üzere – hiç de kolay bir durum değildir. Zira özellikle hisseli alanların özel statüsü sürecin planlı bir şekilde ilerlemesine engel oluyor. Bu sebepledir ki sürekli tapuları veriyoruz söylemi yönetenleri yalancı çıkarıyor.
2-B’li yani orman vasfını yitirmiş alanlar için 19.04.2012 tarihinde kabul edilen 6292 sayılı kanun ile bu alanların vatandaşa satışı için birtakım esaslar/kaideler belirlenmiş ve eksik veya hatalı bazı hususlar olsa da süreç büyük oranda vatandaşın menfaatine olmuştu. Burada söz konusu sorunlu alanlar zaten devletin/hazinenin tasarrufunda olduğu için çok da gecikme ve problem olmadan çözüme ulaşılmıştı.
İlçemizde 2-B’li alanlar dışında yaklaşık 9 milyon metrekarelik hisseli alanlar için ise sorun daha karmaşık. Zira bu alanlar hem tamamı devletin tasarrufunda değil hem de geçmiş dönem belediye başkanlarımızın basiretsizlikler sebebi ile kul hakkına girmeyi kendilerine engel görmeyen ve yaptıkları işi ticaret olarak gören bazı kimseler bu alanlarda yüksek oranda hisse satın almışlardı.
Hisseli alanlar için tek yol öncelikle devletin elinde olmayan alanların devletin tasarrufuna alınması sonrasın gerekli teknik düzenlemeler ile vatandaşa satılması olarak görülmüş ve bu amaçla çalışmalar yapılmıştı. Bu kapsamda gelinen aşamada son zamanlarda başkanın sosyal medyadan yaptığı paylaşımlar vatandaşı iyice umutlandırdı. Bu kapsamda sn. Başkan son olarak yüksek ölçekli alanın takasının da yapıldığı açıklamasını yaptı. Her ne kadar bu paylaşımdan sonra takas yapılması gereken alanın kalıp kalmadığını başkana sorsam da cevap alamadım. Devletin tasarrufuna girmesi beklenen alan kaldı mı, kaldı ise kaç metrekarelik bir alan kaldı? Bilmiyoruz.
Sorunun bunca yıldır çözülememesi karşısında bugün tüm hisseli alanlar devletin tasarrufuna geçse de asıl olan teknik çalışmalar(imar, uygulama v.s.) konusudur. Zira bu çalışmaların getireceği hukuki sorunlar süreci daha da uzatabilecek ve bu sebeple vatandaşın tapu talebi karşılık bulamayabilecektir. Bu konuda ilgili birimlerin hakkaniyetli ve dolayısıyla birilerin kayrılmadan çalışması büyük önem taşımaktadır.
Cumhurbaşkanının ve de hükümetin Sultanbeyli’mize olan yakınlıkları sebebi ile söz konusu takas işlemlerde hisse sahiplerine İstanbul’un diğer ilçelerinde yer göstermeleri ve bazı yerler için bu yerlerde yeni imar planları sunmaları herkesin malumudur. Bu durum çoğu defa bahsi geçen alanlara sahip ilçe belediyeleri rahatsız etmiş ve özellikle o ilçe belediye başkanlıkları veya meclis üyeleri tarafından dava edilmek suretiyle yargıya götürülmüştür. İşte bu noktada son olarak Bakırköy Florya’da yer alan ve Sultanbeyli’deki sorun için hisse sahiplerine trampa yolu ile devredilen tarla niteliğindeki bir alanın imara açılması kararı için İstanbul 13. İdare Mahkemesi tarafından 11.12.2017 tarihinde yürütmenin durdurulması kararı alındı. Üstelik bu plan değişiklikleri daha önce de ya iptal edilmiş ya da yürütmesi durdurulmuş. Bunun doğuracağı sonuçları ilerleyen günlerde göreceğiz. Ancak bunun Sultanbeyli için güzel bir haber olmadığı ortada.
Yine bir hukukçu olarak sürece dair benim merak ettiğim bir husus, söz konusu takas işlemleri tamamlanıp nihayetinde tapuların vatandaşa satılması aşamasında hangi esas ve kaidelerin kabul edileceğidir. Yani yol haritası ne olacak, bir kanun mu çıkartılacak yoksa yönetmelik v.s. ile mi süreç götürülecek? Bakıldığında 2-B’li alanlar için bir kanun çıkarıldı ve taşınmazların vatandaşa nasıl satılacağı, hak sahipliğinin neye göre belirleneceği hatta işgal edilen alanın imar planında eğitim, sağlık, sosyal donatı v.s. alanda kalması durumunda vatandaşa ne şartlarda başka yer gösterileceği gibi hususlar belirlenmişti. Peki, hisseli alanlar için bu düzenlemeler nasıl yapılacak? Bu sorunun cevaplandırılması gerekmektedir.
Buraya kadar olan bölümde özellikle belirtmek gerekir ki her ne kadar çokça eleştirilse(m) de belediye başkanı Sayın Hüseyin KESKİN görev süresi boyunca ekibi ile birlikte bu sorunun çözümü adına çok büyük bir enerji harcadı. Hatta denilebilir ki mülkiyet sorununun çözümü adına enerjisini tek bir noktada yoğunlaştırması diğer sorunlarla ile yeterince ilgilenememesine neden oldu. Zira temel sorun mülkiyet ve ilk etapta bu sorunun çözümü mutlak zorunluluktur. Bu açıdan gelinen aşamada sorunun çözümü için kat edilen yol çözüme iyice yaklaşılsa da sorun çözüldü diyemiyoruz. Ancak 2019 yılı seçimlerine kadar kat edilecek yol ile tapular dağıtılmasa da yeni seçilecek başkanın (mevcut başkanın devam etmemesi halinde) eli çok rahatlayacak. Bu anlamda Hüseyin Bey yeni başkana iyi bir miras bırakmış olacak.
Mülkiyet sorunumuzun geldiği bu aşamada belki de sorunun çözümünde hukuki ve teknik meseleler dışında çokça zorlanılan alan, sürecin halka yeterince ve doğru iletişim kanalları ile anlatılamamasıdır. Yine bu kapsamda ilçemizdeki STK, Siyasi Partiler ve halkın yeterli bir düzeyde bilinçli ve faydalı bir desteğinin alınamadığı da söylenebilir. İlçede kayde değer bir medyanın olmaması da sürecin doğru bir şekilde halka ulaşmamasına neden olmaktadır. İşte bu sebepledir ki yazının başlarında ifade ettiğim ve her defasında yöneticilerin yalancı konumuna düştüğü durumlar yaşıyoruz. Bilemiyoruz belki de yöneticilerin bilinçli bir tercihidir bu. Ancak sürecinin ilçedeki STK’ların, Siyasi Partilerin ve nihayetinde halkın desteği ile başarıya olaşacağı kabul edilmelidir. Bu eksiklik Hüseyin Bey tarafından da fark edilmiş olacak ki yakın zamanda bir konuşmasında Sultanbeyli’de sorunun çözümü adına bir “MÜLKİYET PLATFORMU” kurulacağından bahsetti. Böylelikle çözüm adına bir kamuoyu sağlanacak, çeşitli kimselere ulaşılacak ve süreç mümkün olduğunca halka inecek. En azından benim anladığım bu. Buradan sayın başkana ifade etmek isterim ki bu çalışmanız karşısında bir vatandaş olarak ben de bu platformun kurulması ve çalışmaları aşamalarında etkin olarak katkıda bulunmak isterim/bulunacağım.
Evet yıllarca “öteki” konumuna itilmiş, devletin birçok noktada desteğini ulaştırmadığı, eğitim, sağlık, ulaşım, sosyal ve kültürel alanlarda geri kalmış/bırakılmış ilçemiz insanı, gelen yatırımlarla biraz olsun rahatlamışken, gün görmüşken mülkiyet sorunun çözümü ile bu kazanımlarını koruyabilecektir. Bu sebeple ilçemizi yönetenlerin sorunun çözümü aşamasında halkın bu sosyolojik durumunun göz alarak menfaatine çalışması kendileri açısında bir vebal. Onlar da bu durumun eminim farkındalar.
Sürecin en doğru şekilde ilerlemesi umuduyla…
YORUMLAR